21 Nisan 2016 Perşembe

ATSIZ OKUMAK


Bu aralar yine ve yeniden bir Hüseyin Nihal Atsız okuma aşkı sardı dört bir tarafımı. Evet malesef hala okumadığım kitapları,makaleleri mevcut. Hep söylerim babamdan dinlediğim ilk hikaye öyle sıradan çocuk masalları değil Kür Şad destanıdır diye. Dolayısıyla benim durumumda ki kişilerin Nihal Atsız ile tanışması çok uzun sürmüyor ve istisnalar çok az olmakla birlikte herkes Atsız okumaya "Bozkurtların Ölümü" ile başlıyor sonra diger dört roman çorap söküğü gibi geliyor. İşte sıkıntı da burada başlıyor genelde,Atsız'ın romanları bitince sıra makalelere geliyor,makalelerde deyim yerindeyse buram buram ideoloji koktuğu için genelde romanlar bitince Atsız okuma eylemi tamamlanıyor. İtiraf edeyim bende  romanlar bittiğinde bu gaflete düşenlerdendim ama şansım varmış ki bu ölü toprağını üzerimden çabucak atıp "Çanakkale'ye Yürüyüş" makalesiyle Atsız'ın engin fikir dünyasına giriş yaptım. Okuyanlar bilir Atsız öyle sıradan bir yazar değildir. Tabir yerindeyse migren ağrısı nasıl birden tutarsa işte aynı onun gibi birden Atsız okuma isteği sarar bedeninizi ve kendinizi en yakın kütüphane veya kitapçıya zor atarsınız. Işte bende bu istek bir hafta önce başladı ve hemen üniversitenin kütüphanesine gidip "Türk Ülküsü" kitabını aldım. Öyle geliyor ki bu Atsız okuma isteği bir ay kadar sürecek:)
Her zaman dediğim gibi ATSIZ OKUMAK BİR KÜLTÜRDÜR.

2 yorum:

  1. Migreni örnek verince beynim de bir şimşek çakmadı değil. Aslında senin bakış açını anlayabilmek be biraz da yorum yapabilmek için Atsız okumak istiyorum ve bunda müthiş ciddiyim ^^ (Şair burada yazın kitapların çalınacak diyor^^)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplarımı kimseye vermediğimi biliyorsun. Ama senin için bir istisna yapabilirim herhalde :)

      Sil